Müzikten anlayan kim onun çalmasının iyi olduğunu söyleyebilirdi?
- Who that understands music could say his playing is good?
Piyano çalmada asla çok iyi değildim.
- I've never been very good at playing the piano.
Futbol oynamayı severim.
- I like playing football.
O, tenis oynamaya düşkün.
- He is fond of playing tennis.
Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler.
- Just then, the workers in the park brought over some small playing cards.
Onu her ziyaret edişinizde, onu video oyunları oynarken bulacaksınız.
- Whenever you visit him, you will find him playing video games.
Tenis ve golf oynamaktan hoşlanırım.
- I like playing tennis and golf.
Yangın çocukların kibritlerle oynamasından kaynaklandı.
- The fire was brought about by children's playing with matches.
Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.
- Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver.
Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.
- The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died.
Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
- They assisted him in performing the operation.
Tom'un oyun oynayarak ne kadar çok zaman harcadığına şaşırırdın.
- You'd be amazed how much time Tom spends playing games.
Tom ve Mary, satranç oynayarak iyi bir zaman geçirdiler.
- Tom and Mary had a good time playing chess.