Hafif bir ikindi güneşi, dalların arasından süzülüp pencereden içeri giriyordu.
- The soft afternoon sun came in through the branches of the tree and then the window.
Her ikindi, kadın kiliseye dua etmeye giderdi.
- Every afternoon, the woman went to church to pray.
Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
- I'm going to go out this afternoon.
Öğleden sonra bir uçuş var mı?
- Is there a flight in the afternoon?