Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Al birini vur ötekine!
- One's as bad as the other.
Tom öbür odada uyudu.
- Tom slept in the other room.
Öbür düğmeye basmayı dene.
- Try pushing the other button.
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.
- The solution of one may prove to be the solution of the other.
Acele et. Öbür türlü öğle yemeğine geç kalacağız.
- Hurry up. Otherwise, we'll be late to lunch.
Ben öbür yola bakmaktan kendimi tutamadım.
- I can't keep looking the other way.
Birini ben aldım, diğer elmaları ise küçük kız kardeşime verdim.
- I took one, and gave the other apples to my little sister.
Ben uyandığımda, diğer tüm yolcular inmişti.
- When I woke up, all other passengers had gotten off.
Başka seçeneğim yoktu.
- I had no other choice.
Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
- Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
George'un iki kuzeni var; biri Almanya'da ve diğeri İsviçre'de yaşıyor.
- George has two cousins; one lives in Germany and the other in Switzerland.
Onun iki kedisi var. Biri beyaz ve diğeri siyah.
- She's got two cats. One's white and the other is black.
O, Tom'dan başkası değil.
- It's none other than Tom!
Top şimdi başkasında.
- Now the shoe is on the other foot.
Bu geçen gün kaybettiğim kalemin aynısı.
- This is the same pencil that I lost the other day.
Geçen gün kameramı kaybettim.
- I lost my camera the other day.
Geçenlerde Jane ile karşılaştım.
- I met Jane the other day.
Geçenlerde konuştuğumuz çocuk odur.
- He's the boy we spoke about the other day.
Geçen gün kameramı kaybettim.
- I lost my camera the other day.
O, geçen gün yeni bir ev satın aldı.
- She bought a new house the other day.
Tom'tan başka kimsenin onu yaptığını hiç görmedim.
- I've never seen anyone other than Tom do that.
Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.
- To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin.
Prenses ve İrlandalı birbirini tanıyordu ve evlilerdi ve bir yıl bir gün süren büyük bir düğün yapmışlardı.
- The Princess and the Irishman recognised each other, and were married, and had a great wedding that lasted for a year and a day.
Bundan başka herhangi bir şey yapma.
- Don't do anything other than this.
Bundan başka boyutlarda var mı?
- Do you have this in other sizes?
Bir sonraki Noelde üç yıldır birbirimizi tanıyor olacağız.
- We'll have known each other for three years next Christmas.
Başka türlü yapamazdım.
- I could not have done otherwise.
Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.
- I tried to convince Tom otherwise.
Other people would do it differently.
I get paid every other week.
Other than that, I'm fine.
And if that I had nat had my prevy thoughtis to returne to youre love agayne as I do, I had sene as grete mysteryes as ever saw my sonne Sir Galahad other Percivale, other Sir Bors.
I'm afraid little Robbie does not always play well with others.
He turned around and walked the other way.
I was in San Francisco just the other day.
I was ill, otherwise I would have attended the meeting.
- I was ill, otherwise I would've attended the meeting.
I was ill, otherwise I would've attended the meeting.
- I was ill, otherwise I would have attended the meeting.
... String theory says there should be other bubbles out there in a multi-verse of bubbles. When ...
... I AM NOT WATCHING A BUNCH OF GIRLIE MEN SLAP EACH OTHER ...