Evin etrafını çevirttik.
- We've got the house surrounded.
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Askerler köyü kuşattı.
- The soldiers surrounded the village.
Polis tarafından kuşatıldık.
- We're surrounded by police.
İngiliz dili bir deniz gibi etrafımızı sarıyor.
- The English language surrounds us like a sea.
Brown etrafının çevrildiğini gördü.
- Brown saw that he was surrounded.
Çevreleyen tepeler kasabayı korudu.
- The surrounding hills protected the town.
Müzik hayatımızı hava gibi çevreler.
- Music surrounds our lives like air.