Wrong'un zıt kelimesi right'tır.
- The opposite of wrong is right.
Yahudilik gerçekten Hıristiyanlığın zıttı değil.
- Judaism isn't really the opposite of Christianity.
Onlar zıt yönlere gittiler.
- They went in opposite directions.
Biz her zaman zıt yönlere gittik.
- We always went in opposite directions.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Yanlışlıkla ters yöne giden bir trene bindim.
- By mistake I boarded a train going in the opposite direction.
Uyanmak yatmaya gitmenin tam tersidir.
- Waking up is the opposite of going to sleep.
Aksi yöne gitmen gerekir.
- You should go in the opposite direction.
İkiz olmalarına karşın onların karşıt kişilikleri vardı.
- Although they were twins, they were of opposite personalities.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
- People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
Parkın karşısında güzel bir nehir var.
- Opposite the park there is a beautiful river.
Onların evi otobüs durağının tam karşısında.
- Their house is just opposite the bus stop.
Benim görüşüm karşı yönde.
- My opinion is the opposite.
Sami karşı yönden geliyordu.
- Sami was coming in the opposite direction.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Onların evi otobüs durağının tam karşısında.
- Their house is just opposite the bus stop.
Onu evi caddenin karşı tarafında.
- His house is on the opposite side of the street.
Karşıda altı katlı bir bina var.
- Opposite there is a six-story building.
Savaş, barış getirmez. Tam tersine, o acı ve keder getirir.
- War doesn't bring on peace; on the contrary, it brings pains and grief on both sides.
Onun meşgul olduğunu sanıyordum ama tam tersine boştaydı.
- I thought he was busy, but on the contrary he was idle.
Aksine kanıt olmadığı için herkes onun hikayesine inanıyor.
- Everyone believes his story since there is no evidence to the contrary.
Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
- Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
He has a lot of success with the opposite sex.
I was on my seat and she stood opposite.
She saw him walking on the opposite side of the road.
Up is the opposite of down.
... SIDDHARTH VARADARAJAN: Isn't the opposite true? ...
... And then Newton had a third law of motion. For every action, there's an equal and opposite ...