O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.
- He made the best of the opportunity.
Yeteneğini göstermek için bu az bulunur fırsatı en iyi şekilde kullanmalısın.
- You should make the most of this rare opportunity to demonstrate your talent.
Bu dünyada hiçbir güvenlik yoktur; sadece şans vardır.
- There is no security on this earth; there is only opportunity.
Sami şans aramak için Kanada'ya gitti.
- Sami went to Canada, looking for opportunity.
... the sanctions that we put in place help make this opportunity pass ...
... impulse spend and no one's invented an opportunity to impulse save ...