Dersin ortasında konuşma.
- Don't speak in the middle of a lesson.
O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
- That place is in the middle of nowhere.
Ben üç çocuktan ortanca olanım.
- I'm the middle child of three.
Sen de ortancasın, değil mi?
- You're a middle child, too, aren't you?
Ortaya oturmak istiyorum.
- I want to sit in the middle.
Arabamız caddenin ortasında bozuldu.
- Our car broke down in the middle of the street.
Tom onun dikkatini çekmek için gecenin ortasında Mary'nin penceresine taşlar attı fakat bunun yerine onun camını kırarak sonuçlandı ve Mary'nin babası polisi aradı.
- Tom threw rocks at Mary's window in the middle of the night to get her attention, but he ended up breaking her window instead and Mary's father called the cops.
Gerçek ortada yatıyor.
- The truth lies in the middle.
Gerçek ortada bir yerde yatıyor.
- The truth lies somewhere in the middle.
Onun kökenini belirlemek için orta çağlara geri gitmeliyiz.
- To determine its origin, we must go back to the middle ages.
Son zamanlarda, belimin etrafında biraz kilo alıyorum. Sanırım bu orta yaş yayılması.
- Recently, I've been putting on a little weight around my waist. I guess it's middle-age spread.
He sneaked up on him in the middle of the night.
- He snuck up on him in the middle of the night.
You're reliable like a shack in the middle of a hurricane.
- You are reliable like a shack in the middle of a hurricane.
... into the middle class some require congressional action ...
... And number three, I will not, under any circumstances, raise taxes on middle-income families. I will ...