Ayaklanma, hedeflerine ulaşmakta başarısız oldu.
- The uprising failed to achieve its objectives.
Bu çok önemli bir hedef ve ulaşmak oldukça zor olacak.
- That is a very important objective and it will be quite tricky to achieve.
Objektif olarak bakınca, onun görüşleri rasyonalizmden epey uzak.
- From an objective viewpoint, his argument was far from rational.
Tamamen objektif olmayabilirim.
- I may not be completely objective.
Nesnel olduğumu düşünüyorum.
- I think I'm objective.
Tom'un tarafsız olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is objective.
Tom tarafsız görünüyor.
- Tom seems to be objective.