Dişlerini günde en az iki kez fırçala.
- Brush your teeth twice a day at least.
Bu kalem bana en az yüz dolara mâl oldu.
- This pencil cost me at least a hundred bucks.
En ufak mutluluk bile bana çok görülüyor.
- I am grudged even the least bit of happiness.
Onun kitapla ilgili en küçük bir fikri yoktu.
- He didn't have the least idea of the book.
O en küçük ortak paydaya itiraz etmeye çalışıyor.
- He's trying to appeal to the least common denominator.
Tom'un benimle ilgili ne düşündüğüyle zerre kadar ilgilenmiyorum.
- I'm not the least bit interested in what Tom thinks of me.
Ben fizikle zerre kadar ilgilenmiyorum.
- I'm not in the least interested in physics.
Light does not need to know in advance which is the path of least time because it takes all paths from its source to its destination.
... at least that occurs. ...
... least many of us, is the freedom to speak and to hear ...