Onların romantizmi kasaba hakkında konuşmaydı.
- Their romance was the talk of the town.
Tom romantizmle ilgilenmediğini söylüyor.
- Tom says he's not interested in romance.
Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.
- I thought you didn't like romance movies.
Bütün ulusal Latin dillerini öğrendim.
- I have studied all the national Romance languages.
Latin dillerini anlayabiliyorum ama onları konuşamıyorum.
- I can understand Romance languages, but I can't speak them.
İngilizce, Latince kökenli kelimelerle doludur.
- English is full of Romance words.