Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Japonya'daki en büyük sanatçılardan biridir.
- He is one of the greatest artists in Japan.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Soruşturmamızı azami özenle yaptık.
- We conducted our investigation with the greatest care.
Van Gölü Türkiye'nin en büyük gölüdür.
- The Lake Van is the greatest lake of Turkey.
Güvenlik en büyük düşmandır.
- Security is the greatest enemy.
Soruşturmamızı azami özenle yaptık.
- We conducted our investigation with the greatest care.
... ' the greatest failure we've had with regards to ' to gun violence in some respects ...
... What's the greatest piece of advice you've ever received? ...