Aslanlar kafeslerinde kükredi.
- The lions roared in their cages.
Aslan bütün gün kafesinin içinde ileri geri yürüdü.
- The lion walked to and fro in its cage all day.
Kuş kafesin içine uçtu.
- The bird flew into the cage.
Onun bir kuş kafesi gibi olduğunu düşündü.
- He thought that it was like a bird cage.
Şarkıcıyı hapishaneye koyabilirsin, ama şarkıyı değil.
- You can cage the singer but not the song.
Güzel bir kız kale yakınına geldiğinde, bir kuşa dönüştürüldü ve peri ona bir kafese koydu ve kale içindeki bir odaya astı.
- When any pretty maiden came near the castle, she was changed into a bird, and the fairy put her into a cage, and hung her up in a chamber in the castle.
Kuşları kafese koymayı reddediyorum.
- I refuse to cage birds.