O bir sepet üzümü karıştırarak inceliyor.
- She is picking over a basket of grapes.
Her şeyi sepetime koy.
- Put everything in my basket.
Sepette çok az sayıda elma var.
- There are few apples in the basket.
Sen bir basketbol topunu senin parmak ucunda döndürebilir misin?
- Can you spin a basketball on your fingertip?
Tom eve kendi topladığı bir sepet dolusu erik getirdi.
- Tom brought home a basket full of plums that he had picked himself.
Bir sepet dolusu mantar hasat etti.
- He harvested a basketful of mushrooms.
... His girls are incapable of playing the game of basketball, ...