the front or bow part of the vessel

listen to the pronunciation of the front or bow part of the vessel
Englisch - Türkisch

Definition von the front or bow part of the vessel im Englisch Türkisch wörterbuch

fore
baş tarafta önde
fore
(Kanun) önde olan
fore
başta
fore
ön

Kimse ne olacağını öngöremez. - Nobody can foresee what'll happen.

Sabah hava durumu daha sonra gün içinde gök gürültülü sağanak yağışı öngördü. - The morning forecast predicted thunder showers later in the day.

fore
önek on; önceden; önceki
fore
{i} pruva
fore
{s} önde

Kalp cerrahisinde en önde gelen otoritedir. - He is the foremost authority on heart surgery.

Subrahmanyan Chandrasekhar yirminci yüzyılın önde gelen astrofizikçilerinden biriydi. - Subrahmanyan Chandrasekhar was one of the foremost astrophysicists of the twentieth century.

fore
ön taraftaki
fore
öne geçmek
fore
dikkat

Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin! - If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!

Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu. - The forest fire occurred through carelessness.

fore
daha evvelki
fore
ön kısımda/ön kısıma
fore
önde olan şey
fore
come to the fore başa geçmek
fore
{i} baş taraf
fore
ilk

Safran ilkbaharın bir müjdecisidir. - The crocus is a forerunner of spring.

Şimdiye kadar ilk kez arabamı ormanda park ettim. - This is the first time I've ever parked my car in the forest.

fore
(İnşaat) baş, ön, öncü
fore
the fore part ön taraf
Englisch - Englisch
fore
fore-
the front or bow part of the vessel

    Silbentrennung

    the front or bow part of the ves·sel

    Türkische aussprache

    dhi frʌnt ır bau pärt ıv dhi vesıl

    Aussprache

    /ᴛʜē ˈfrənt ər ˈbou ˈpärt əv ᴛʜē ˈvesəl/ /ðiː ˈfrʌnt ɜr ˈbaʊ ˈpɑːrt əv ðiː ˈvɛsəl/
Favoriten