the forward part

listen to the pronunciation of the forward part
Englisch - Türkisch

Definition von the forward part im Englisch Türkisch wörterbuch

fore
baş tarafta önde
fore
(Kanun) önde olan
fore
başta
forward part
ileri
fore
ön

Kimse ne olacağını öngöremez. - Nobody can foresee what'll happen.

Peygamberler yüzyıllar boyunca dünyanın sonunu önceden tahmin etmiştir. - Prophets have been forecasting the end of the world for centuries.

fore
önek on; önceden; önceki
the part
bölüm
fore
{i} pruva
fore
{s} önde

Kalp cerrahisinde en önde gelen otoritedir. - He is the foremost authority on heart surgery.

Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır. - Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria.

fore
ön taraftaki
fore
öne geçmek
fore
dikkat

Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin! - If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!

Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu. - The forest fire occurred through carelessness.

fore
daha evvelki
fore
ön kısımda/ön kısıma
fore
önde olan şey
fore
come to the fore başa geçmek
fore
{i} baş taraf
fore
ilk

Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün. - You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.

Şimdiye kadar ilk kez arabamı ormanda park ettim. - This is the first time I've ever parked my car in the forest.

fore
(İnşaat) baş, ön, öncü
fore
the fore part ön taraf
Englisch - Englisch
fore-
fore
the forward part

    Silbentrennung

    the for·ward part

    Türkische aussprache

    dhi fôrwırd pärt

    Aussprache

    /ᴛʜē ˈfôrwərd ˈpärt/ /ðiː ˈfɔːrwɜrd ˈpɑːrt/
Favoriten