the forward part

listen to the pronunciation of the forward part
Englisch - Türkisch

Definition von the forward part im Englisch Türkisch wörterbuch

fore
baş tarafta önde
fore
(Kanun) önde olan
fore
başta
forward part
ileri
fore
ön

Hava tahmini göre, yağışlı mevsim önümüzdeki hafta başlayacak. - According to the weather forecast, the rainy season will set in next week.

Kimse ne olacağını öngöremez. - Nobody can foresee what'll happen.

fore
önek on; önceden; önceki
the part
bölüm
fore
{i} pruva
fore
{s} önde

Subrahmanyan Chandrasekhar yirminci yüzyılın önde gelen astrofizikçilerinden biriydi. - Subrahmanyan Chandrasekhar was one of the foremost astrophysicists of the twentieth century.

Kalp cerrahisinde en önde gelen otoritedir. - He is the foremost authority on heart surgery.

fore
ön taraftaki
fore
öne geçmek
fore
dikkat

Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin! - If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!

Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu. - The forest fire occurred through carelessness.

fore
daha evvelki
fore
ön kısımda/ön kısıma
fore
önde olan şey
fore
come to the fore başa geçmek
fore
{i} baş taraf
fore
ilk

Bu senin ilk yurt dışı seyahatin mi? - Is this your first foreign trip?

Safran ilkbaharın bir müjdecisidir. - The crocus is a forerunner of spring.

fore
(İnşaat) baş, ön, öncü
fore
the fore part ön taraf
Englisch - Englisch
fore-
fore
the forward part

    Silbentrennung

    the for·ward part

    Türkische aussprache

    dhi fôrwırd pärt

    Aussprache

    /ᴛʜē ˈfôrwərd ˈpärt/ /ðiː ˈfɔːrwɜrd ˈpɑːrt/
Favoriten