the forward part

listen to the pronunciation of the forward part
Englisch - Türkisch

Definition von the forward part im Englisch Türkisch wörterbuch

fore
baş tarafta önde
fore
(Kanun) önde olan
fore
başta
forward part
ileri
fore
ön

Sabah hava durumu daha sonra gün içinde gök gürültülü sağanak yağışı öngördü. - The morning forecast predicted thunder showers later in the day.

Su, ormanlar ve mineraller önemli doğal kaynaklardır. - Water, forests, and minerals are important natural resources.

fore
önek on; önceden; önceki
the part
bölüm
fore
{i} pruva
fore
{s} önde

Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır. - Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria.

Kalp cerrahisinde en önde gelen otoritedir. - He is the foremost authority on heart surgery.

fore
ön taraftaki
fore
öne geçmek
fore
dikkat

Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu. - The forest fire occurred through carelessness.

Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin! - If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!

fore
daha evvelki
fore
ön kısımda/ön kısıma
fore
önde olan şey
fore
come to the fore başa geçmek
fore
{i} baş taraf
fore
ilk

Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün. - You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.

Şimdiye kadar ilk kez arabamı ormanda park ettim. - This is the first time I've ever parked my car in the forest.

fore
(İnşaat) baş, ön, öncü
fore
the fore part ön taraf
Englisch - Englisch
fore-
fore
the forward part

    Silbentrennung

    the for·ward part

    Türkische aussprache

    dhi fôrwırd pärt

    Aussprache

    /ᴛʜē ˈfôrwərd ˈpärt/ /ðiː ˈfɔːrwɜrd ˈpɑːrt/
Favoriten