Her sabah yürüyüşe çıkarım.
- I take a walk every morning.
Tom beni dün sabah saat dokuzda aradı.
- Tom called me yesterday at nine in the morning.
Ertesi sabah erken başlamayı kararlaştırdık.
- We agreed to start early the next morning.
Tom ve ben bir kuyu kazmaya başlamayı planlıyoruz.
- Tom and I plan to start digging a well tomorrow morning.
O her sabah koşmaya gider.
- He goes running every morning.
O her sabah koşmaya gider.
- She goes running every morning.
Erkek kardeşim yarın sabah geliyor.
- My brother is arriving tomorrow morning.
Yarın sabah altıda kalkmak zorunda kalacaksın.
- You will have to get up at six tomorrow morning.
Tom bu sabah geç bir başlangıç yaptı.
- Tom got a late start this morning.