Onların etkisi her gün biraz daha büyüyor fakat onlar yaratıcı değil ve değer yargıları yapamıyorlar.
- Their influence becomes greater every day, but they are uncreative and can't make value judgements.
Bazı dindar insanlar çok yargılayıcı olabilir.
- Some religious people can be very judgemental.
Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
- Making such a judgement may lead to wrong ideas.
Yargılama yarın verilecek.
- Judgement will be given tomorrow.
Otistik insanların yalnızca yaklaşık yüzde 15'i işgücündedir, başlıca nedeni insanların onlar hakkındaki büyük peşin hükümleridir.
- Only about 15 per cent of people with autism are in the workforce, mainly because people are so judgemental about them.
Yaşına göre iyi bir sağduyusu var.
- He has good judgement for his age.
Çok hızlı hüküm vermeyin.
- Don't pass judgment too quickly.
Düşünmek zordur ve bu yüzden birçok insan sadece hüküm verir.
- Thinking is difficult, and therefore many people only pass judgment.
Biz onun kararına güvenebiliriz.
- We can rely on his judgement.
Hızlı kararlar tehlikelidir.
- Quick judgements are dangerous.
Yargılama tamamen adil değil.
- The judgment isn't entirely fair.
Yargılama günü geldi.
- The day of judgment has arrived.