Yaşlı hanımefendi tepeye kadar yavaşça yürüdü.
- The old lady walked slowly up the hill.
Hanımefendi, bir ay önce buraya taşındı.
- The lady moved here a month ago.
Bana sırnaşmayın genç bayan!
- Don't get sassy with me young lady!
Konuştuğun bayan benim kız kardeşimdir.
- The lady, whom you talked to, is my sister.
Leydi en fazla kırk yaşında.
- The lady is forty years old at most.
Jane güzel bir leydi oldu.
- Jane grew up to be a fine lady.
Yaşlı kadın otobüsten indi.
- The old lady got down from the bus.
O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
- She shot a warm smile at the old lady.
Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
- It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
Hayalim devlet başkanının eşi olmak.
- My dream is to be the First Lady.
Sevgili bayan, ben Polonyalı bir dedektif değilim. Ben uluslararası bir dedektifim.
- I am not a Polish detective, dear lady. I am an international detective.
Hanımefendi, bir ay önce buraya taşındı.
- The lady moved here a month ago.
O, Amerikalı bir hanım ile evli.
- He is married to an American lady.