the fact of knowing something; knowledge or understanding of a truth

listen to the pronunciation of the fact of knowing something; knowledge or understanding of a truth
Englisch - Türkisch

Definition von the fact of knowing something; knowledge or understanding of a truth im Englisch Türkisch wörterbuch

science
{i} fen

Öğrenciler fen sınıfında bir mıknatıs kullandılar. - The students used a magnet in science class.

Tom Fen dersinde kendi sınıfındaki herkesten daha iyidir. - Tom is better at science than anyone else in his class.

science
{i} teknik
science
maharet
science
ilim
science
bilim

Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır. - Life is not an exact science, it is an art.

Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır. - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.

science
bilgi

Fen bilgisinde iyi olmasına rağmen, Tom bir doktor olmak istemiyor. - Tom doesn't want to be a doctor, although he's very good in science.

Fen bilgisi öğretmeniydim. - I was a science teacher.

science
bilimötesi romanlar
science
ilmin herhangi bir dalı
science
{i} beceri
science
{i} bilim dalı

Fizik bir bilim dalıdır. - Physics is a branch of science.

Botanik, uygulamalı bir bilim dalıdır. - Botany is an applied science.

science
düşbilimsel roman ve hikâyeler
Englisch - Englisch
science
the fact of knowing something; knowledge or understanding of a truth

    Silbentrennung

    the fact of know·ing something; knowl·edge or un·der·stand·ing of a truth

    Aussprache

Favoriten