Bu durum hipotezimi destekliyor.
- These facts support my hypothesis.
Bu durumun çok ciddi olduğunu düşünüyorum.
- I think that this fact is very serious.
Olay hakkındaki tüm gerçekler bilinene kadar bekleyin.
- Wait until all the facts in the case are known.
Bu olay hakkındaki gerçeği bilmek istiyor musun?
- Would you like to know the truth about this fact?
Gerçekleri abartmayalım.
- Let's not exaggerate the facts.
Bunlar gerçeklerdir. Onlar hakkında sıkı düşünün!
- These are the facts. Think hard about them!
O kitap, olgusal hatalarla doludur.
- That book is full of factual errors.
Bir kaynak olmadan olgusal ifadeler üretmeyin.
- Don't make factual statements without a source.
Size gerçeklerle ilgili bilgi verdi mi?
- Did he acquaint you with the facts?
Başka insanları ikna etmek için gerekli olan bilgileri yazın.
- Write down the facts needed to convince other people.
Onun zengin olduğu gerçeğine rağmen, o fakir olduğunu söylüyor.
- In spite of the fact that she's rich, she says she's poor.
Tom çok parası olması gerçeğine rağmen iyi bir adam.
- Tom is a nice guy in spite of the fact that he has a lot of money.
Let's look at the facts of the case before deciding.
There is no doubting the fact that the Earth orbits the Sun.
The facts about space travel.
He had become an accessory after the fact.
... THE PAST The key fact you need to remember, is that ...
... the religious communities have in fact rendition of together this period of ...