Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.
- My aunt inherited the huge estate.
Onlar emlâka üç yüz bin dolar değer koydu.
- They've put the value of the estate at three hundred thousand dollars.
Öylesine büyük bir malikhâneyi nasıl idare edeceğimi bilmiyorum.
- I don't know how to manage that large estate.
Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- He settled part of his estate on his son Robert.
Tom oğlunun onun gayrimenkulunu miras olarak almasını diliyor.
- Tom wishes for his son to inherit his estate.
Altmış yaşındaki teyzem büyük miras aldı.
- My sixty-year-old aunt inherited the huge estate.
Onun ülkede bir mülkü var.
- He has an estate in the country.
Tom bir yaban hayatı sığınma evi yaratmak için mülkünü bağışladı.
- Tom donated his estate to create a wildlife sanctuary.
Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- He left part of his estate to his son Robert.
Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- He settled part of his estate on his son Robert.
Tom amcasının arazisini miras olarak aldı.
- Tom inherited his uncle's estate.
I am afraid that some of the nobles who are campaigning for it simply want to use the Estates to cut down the King's power and increase their own.
... if we invest in the cities, if the real estate companies realize the opportunities, the incredible ...
... an estate my RA ...