the definition or connotation of a word

listen to the pronunciation of the definition or connotation of a word
Englisch - Türkisch

Definition von the definition or connotation of a word im Englisch Türkisch wörterbuch

meaning
{i} anlam

Onun sözleri tamamen anlamsızdı. - Her words were completely meaningless.

Onun sözleri tamamen anlamsızdı. - Her words were wholly void of meaning.

meaning
{s} niyetli
meaning
{i} anlam, mana
meaning
{i} içerik
meaning
anlamında

Bir kelimenin anlamından emin değilsen, sözlüğe bak. - If you are not sure about the meaning of the word, look it up in your dictionary.

Bir terimin birleşik anlamından dolayı, bir niteleyicinin kullanımı benzemeyen örnekleri engeller. - An application of a qualifier precludes non-partaking instances from the compound meaning of a term.

meaning
{i} kasıt
meaning
anlamına gelerek
meaning
önem

Tonlama çok önemlidir. Anlamı tamamen değiştirebilir. - Intonation is very important. It can completely change the meaning.

meaning
anlamlı

Tom Mary'ye anlamlı bir bakış attı. - Tom gave Mary a meaningful look.

O, kadınları anlamlı bir meşgale olmaktan daha ziyade tek kullanımlık zevk olarak görüyor. - He regards women as disposable pleasures rather than as meaningful pursuits.

meaning
önemç meaningful sç anlamlı
meaning
(sıfat) niyetli, kasıtlı, manâlı, anlamlı
meaning
meaninglymanalı manal
meaning
boş

Seninle her şey hoş, sensiz her şey boş. - Anything is blissful with you. Nothing is meaningful without you.

meaning
meaninglessanlamsız
meaning
manasız
meaning
düşün/kastet/ifade et
meaning
değer

Benim varlığım değersiz ve anlamsız. - My existence is worthless and meaningless.

meaning
(İnşaat) mana, anlam
meaning
{s} kasıtlı
Englisch - Englisch
meaning
the definition or connotation of a word

    Silbentrennung

    the de·fi·ni·tion or con·no·ta·tion of a word

    Türkische aussprache

    dhi defınîşın ır känıteyşın ıv ı wırd

    Aussprache

    /ᴛʜē ˌdefəˈnəsʜən ər ˌkänəˈtāsʜən əv ə ˈwərd/ /ðiː ˌdɛfəˈnɪʃən ɜr ˌkɑːnəˈteɪʃən əv ə ˈwɜrd/
Favoriten