Yüksek sesle ağlamaktan kendimi alamadım.
- I could not stop myself from crying aloud.
O, ağlamaktan başka bir şey yapmaz.
- She does nothing but cry.
Bebek ağlamayı kesti.
- The baby stopped crying.
Bebek ağlamayı kesti.
- The baby ceased crying.
Aniden bir feryat duydum.
- All at once, I heard a cry.
Kalabalıktan bir çığlık yükseldi.
- A cry arose from the crowd.
Çığlık beni uykumdan uyandırdı.
- The cry roused me from my sleep.
Çocuklarımın bağırmasından bıktım.
- I'm tired of my kids crying.
Bağırmak zorunda değilsin. Seni duyabiliyorum.
- You don't have to cry out. I can hear you.
Bebek ağlamayı kesti.
- The baby stopped crying.
Bebek ağlamayı kesti.
- The baby ceased crying.
Tom yine kurda haykırıyordu.
- Tom is just crying wolf again.
Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.
- I felt an impulse to cry out loud.
Tom yüksek sesle ağlamaya başladı.
- Tom began to cry loudly.
Bağırmak zorunda değilsin. Seni duyabiliyorum.
- You don't have to cry out. I can hear you.
Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.
- I felt an impulse to cry out loud.
Yüksek sesle ağlamaktan kendimi alamadım.
- I could not stop myself from crying aloud.
O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
- He began to cry loudly.
a battle cry.
That sad movie always makes me cry.
After we broke up, I retreated to my room for a good cry.
... I THINK I'M GONNA CRY. ...
... AND, GIRL, GET YOUR CRY ON. ...