Tom aynı fıkrayı bana on kereden fazla anlattı.
- Tom has told me that same joke more than ten times.
Dört kere beş 20'dir.
- Four times five is 20.
Tom defalarca Boston'da bulundu.
- Tom has been to Boston many times.
Film yıldızı söylediği bütün düşüncesiz şeylerden dolayı hatasını kabul etmekte defalarca zorlandı.
- The movie star ate crow many times because of all the thoughtless things she said.
O otobüs günde kaç kez çalışır?
- How many times a day does that bus run?
Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.
- These medicines should be taken three times a day.
A, B'nin 5 katı kadar uzundur.
- A is 5 times as long as B.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
O metotlarında zamanın gerisindedir.
- He's behind the times in his methods.
Seni gerçekten ilginç bulduğum zamanlar var.
- There are times when I find you really interesting.
İyi günleri hatırlayalım.
- Let's remember the good times.
Eski günlerdeki gibi sohbet etmek iyiydi. Bir ara yine konuşalım.
- It was good chatting like old times. Let's talk again some time.
Bunu birkaç kez denedim.
- I tried that a couple of times.
Birkaç kez denedi, ancak başarısız oldu.
- He tried several times, but failed.
Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı.
- Tom has been struck by lightning three times.
Dört çarpı beş yirmidir.
- Four times five is twenty.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?
- How many times do I have to ask you to call me by my first name?
Diaoyu adaları çok eski çağlardan beri Çin toprağı olmuştur.
- The Diaoyu Islands have been Chinese territory since ancient times.
Modern times are so very different from the past.