Sami kovalamaktan vazgeçti.
- Sami gave up the chase.
Bir rüzgar esintisi Curdken'in şapkasını uçurdu, ve o onu tepe ve vadinin üzerinde kovalamak zorunda kaldı.
- A gust of wind blew Curdken's hat away, and he had to chase it over hill and dale.
O bir koyote tarafından takip ediliyor.
- She is being chased by a coyote.
Genç kız yaşlı adam tarafından takip edildi.
- The young girl was chased by the old man.
Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
- My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
Harrison'nun adamları düşmanı kovalamaya devam etti.
- Harrison's men continued to chase the enemy.
... You have to chase your content producers to see when they're ...
... they'd all chase lorry drivers unfortunately approaching the lorry ...