Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.
- One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank.
Steve iyi karakterli bir adam.
- Steve is a man of good character.
Tom tipik bir kişilik.
- Tom is quite a character.
O çok iyi kişilikli bir adamdır.
- He's a man of very good character.
Japonya'nın birçok farklı özellikleri var.
- Japan has many different characteristics.
Botanikçi dikkatle ağaçların morfolojik özellikleri kaydetti.
- The botanist carefully recorded the morphological characteristics of the trees.
Acılık ve intikam benim karakterimin bir parçası değildir. Hayat çok kısa. Bir insanın acılık ve intikam üzerine zaman harcamaması gerekir.
- Bitterness and revenge are not part of my character. Life's too short. One shouldn't spend time on bitterness and revenge.
Her zaman insan sarrafıydım.
- I've always been a good judge of character.
Kişiliğini tamamen değiştirdi.
- She has totally changed her character.
Jose kendini kötü karakterli bir kişi olarak gösterdi.
- José showed himself to be a person of bad character.
Japon yazım düzeni çok karmaşıktır, iki binden fazla karakteri olan üç tane alfabe vardır.
- The Japanese writing system is very complicated, it has three alphabets with more than two thousand characters.
O kişilikli bir insandır.
- He is a man of character.
Kişiliğini tamamen değiştirdi.
- She has totally changed her character.
n harfi küçük bir harftir.
- The letter n is a lower-case character.
We saw a shady character slinking out of the office with some papers.
He is quite a character.
- He's quite a character!
He often adopts the behaviours and speech patterns that characterise the advantaged.
- He often adopts the behaviors and speech patterns that characterize the advantaged.
... truly the way to build the character of our community of ...
... have really beautiful characters. And I feel like you can most accurately describe a character ...