the chance or probability of loss, harm, failure, or danger

listen to the pronunciation of the chance or probability of loss, harm, failure, or danger
Englisch - Türkisch

Definition von the chance or probability of loss, harm, failure, or danger im Englisch Türkisch wörterbuch

risk
{i} risk
risk
risk,v.tehlikeye sok: n.risk
risk
riske etmek

Tom romantizme çevirmeye çalışarak Mary ile arkadaşlığını riske etmek istemedi. - Tom didn't want to risk his friendship with Mary by trying to turn it into a romance.

risk
olasılık
risk
(Ticaret) zarar olasılığı
risk
zarar tehlikesi
risk
(Kanun) muhatara
risk
göze almak

Bir yanlış anlaşılmayı göze almak istemiyorum. - I didn't want to risk a misunderstanding.

Bu, tehlikeyi göze almak anlamına gelse bile, o oraya gitmeye karar verdi. - Even though it meant risking danger, he decided to go there.

risk
(Sosyoloji, Toplumbilim) riziko giddens
risk
(Askeri) TEHLİKE: Bak. "degree of risk (nuclear) "
risk
(Sosyoloji, Toplumbilim) beck
risk
{i} tehlike

Bu riskli ve tehlikeli. - This is risky and dangerous.

Tehlikeli yolculukta hayatlarını riske attılar. - They risked their lives on the dangerous trip.

risk
{i} riziko
risk
{f} tehlikeye atmak

Onu başarmak için kendini tehlikeye atmak zorunda kalacaksın. - In order to achieve that, you'll have to take risks.

Bunu yaptırmak için kendini tehlikeye atmak zorundasın. - In order to get it done, you'll have to take risks.

risk
(fiil) riske atmak, tehlikeye atmak, göze almak
Englisch - Englisch
risk
the chance or probability of loss, harm, failure, or danger
Favoriten