Biz güzel manzaraya bakarak ayakta durduk.
- We stood looking at the beautiful scenery.
Güzel dünyayı kirlilikten korumak için ne yapmalıyız?
- What should we do to protect the beautiful earth from pollution?
İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
- Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
O çok güzeldir, daha neyse çok akıllıcadır.
- She is very beautiful, and what is more, very wise.
O en güzel çiçekten hoşlanır.
- He likes the most beautiful flower.
Bir dağ sırtı eteğinde güzel bir şehirde yaşamak çok hoştur.
- It's very pleasant to live in a beautiful city at the foot of a mountain ridge.
Aşk harika ve güzeldir.
- Love is wonderful and beautiful.
Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.
- This catterpillar will turn into a beautiful butterfly.
Buz pateni zarif ve güzel olabilir.
- Ice skating can be graceful and beautiful.
O güzel ve ayrıca çok zarif.
- She is beautiful, and what is more, very graceful.
Leyla şimdiye kadar tanıdığım en tatlı ve en güzel kızdı.
- Layla was the sweetest and most beautiful girl I have ever met.
Bu çiçek tatlı kokuyor.
- This flower smells beautiful.
Çiçekler o kadar narin ve güzeldir ki şiirler ve metaforlar olmadan onlar hakkında konuşamazsın.
- Flowers are so fragile and so beautiful, that you can't speak about them without poetry or metaphors.
O çok güzeldir, daha neyse çok akıllıcadır.
- She is very beautiful, and what is more, very wise.
Beautiful! What a catch! (referring to an athlete catching a ball).
Beautiful! I dropped the soup on the floor!.
The skater performed a beautiful axel.
... And even added beautiful imagery from the Great Barrier ...
... beautiful way. ...