Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.
- As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds.
Sırtımda kötü bir ağrım var.
- I have a bad pain in my back.
Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
- I am told he has a broad back.
Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.
- While doing the wash she found a condom in the back pocket of her son's pants.
Alfabeyi tersten oku.
- Say the alphabet backwards.
Ne yazık ki plan ters tepti.
- Unfortunately, the plan backfired.
O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
- He isn't back yet. He may have had an accident.
O geri döndüğünde ona sor.
- Ask her when she comes back.
Sürekli seni desteklemekten bıktım.
- I'm fed up with always backing you up.
Tom beni desteklemek için kaldı.
- Tom stayed to back me up.
Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- If you shave your hair, it will grow back thicker.
Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur.
- Invertebrates have no backbone or spinal column.
Tom şimdi vazgeçmek üzere değil.
- Tom isn't about to back down now.
Bir bebek olmak için geriye gitmek istiyorum.
- I want to go back to being a baby.
Sadece ne kadar geriye gitmek istiyorsun?
- Just how far back do you want to go?
Tom ve Mary restoranın arkasındaki masalardan birinde.
- Tom and Mary are at one of the tables in the back of the restaurant.
Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci uyuyorlardı.
- Several students in the back of the classroom were sleeping.
Tom yine normale döndü.
- Tom is back to normal.
Galiba yarın yine buraya geri geleceğim.
- I'll probably come back here again tomorrow.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm.
- When did you return? I came back the day before yesterday.
Bu hükümet gerçekten eskiye dönüş yapıyor.
- This government is really putting the clock back.
İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.
- Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
- You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
Seni daha sonra tekrar arayayım,tamam mı?
- Let me call you back later, OK?
Tekneye geri dönelim.
- Let's get back to the boat.
Tom tekneye dönmeye çalıştı.
- Tom tried to get back in boat.
Mütevazı bir geçmişten geliyorum.
- I come from a humble background.
Geçmişte lisede, her sabah altıda kalkardım.
- Back in high school, I got up at 6 a.m. every morning.
Tom geçmişe seyahat etti.
- Tom traveled back in time.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Bütün arkadaşları onun planını destekledi.
- All his friends backed his plan.
Muhtaç arkadaşlarına asla sırtını dönmez.
- He never turns his back on a friend in need.
Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
- Tom bends over backwards to please Mary.
Tom geriye doğru bir adım attı.
- Tom took a step backward.
Tom tekrar uykuya daldı.
- Tom fell back to sleep.
Niçin içeri dalmıyoruz?
- Why don't we duck back inside?
Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
- The actress fell backward over the stage.
Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
- In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.
Sen gelmeden önce ben zaten çıkmıştım.
- By the time you came back, I'd already left.
Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.
- I expect her to come back before lunch.
Jane asla sözünden dönmez.
- Jane never backs down.
Tom şimdi sözünden dönemez.
- Tom can't back down now.
Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi?
- Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Tom yardım etmek için dönen tek kişi.
- Tom is the only one who came back to help.
Tom yardım etmek için beni geri gönderdi.
- Tom sent me back to help.
Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.
- I expect her to come back before lunch.
Lütfen 2.30'a kadar bekle. Tom o zaman geri dönecek.
- Please wait till 2:30. Tom will back then.
Tom saçını arkaya taradı.
- Tom combed back his hair.
Tom'un saçları arkaya taranmıştı.
- Tom's hair was slicked back.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
O, geçen ağustos ayında geri geldi.
- He came back last August.
Tom ve Mary geride uzağa oturdular.
- Tom and Mary sat way in the back.
Polisler kalabalığı geride tuttu.
- The police held back the crowd.
TV uzaktan kumandasını bana geri ver.
- Give me back the TV remote.
On ay uzak kaldıktan sonra eve geri döndü.
- He returned back home after being away for ten months.
Turn the book over and look at the back.
I hurt my back lifting that dictionary.
We'll meet out in the back of the library.
The ship's back broke in the pounding surf.
The small boat raced over the backs of the waves.
I hung the clothes on the back of the door.
I’d like to find a back issue of that magazine.
I still need to finish the back of your dress.
The titles are printed on the backs of the books.
Can you fix the back of this chair?.
U in rude is a back vowel.
Put some back into it!.
Tap it with the back of your knife.
The office fell into chaos when you left, but now order is back.
Tom came in through the back door.
- Tom entered through the back door.
Tom entered through the back door.
- Tom came in through the back door.
... way back into the past until it is 1945. Jim comes in from the darkness carrying his precious ...
... But let's come back to something the president ' I agree on, which is the ' the key task ...