the act of warming, or the state of being warmed; a warming; a heating

listen to the pronunciation of the act of warming, or the state of being warmed; a warming; a heating
Englisch - Türkisch

Definition von the act of warming, or the state of being warmed; a warming; a heating im Englisch Türkisch wörterbuch

warm
ılık

Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir. - A warm, sunny day is ideal for a picnic.

Ada yıl boyunca ılıktır. - The island is warm all year.

warm
{s} samimi

Bir sürü samimi sözler söylendi. - A lot of warm words were said.

Gerçekten Tom'un yeterince samimi olduğunu düşünüyor musun? - Do you really think Tom is warm enough?

warm
sıcak

Onun ellerinin sıcaklığını hatırlayabiliyorum. - I can remember the warmth of her hands.

Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir. - These flowers grow in warm countries.

warm
{s} sıcacık
warm
sıcakça yer
warm
şevkli
warm
güz

Burada hava güzel ve sıcak. - It's nice and warm in here.

Birdenbire, o güzel ve sıcak görünmeye başladı. - Suddenly, it started to look almost nice and warm.

warm
(Askeri) Bak. "wartime reserve mode"
warm
sıcakkanlı

Tom sıcakkanlı ve cömerttir. - Tom is warm and generous.

warm
gayretli
warm
{s} ısıtan, sıcak tutan (giysi, battaniye v.b.)
warm
ılıklık
warm
yüreği sıcak
warm
candan
warm
sıcak yer
warm
{f} ısıt

Kendisini ateşle ısıttı. - She warmed herself by the fire.

Tom ateşle kendisini ısıttı. - Tom warmed himself by the fire.

warm
içten

Bu aile bana nezaket ve içtenlikle karşıladı. - This family gave me a warm welcome.

İçten sözleriniz için teşekkür ederim. - Thank you for your warm words.

warm
{s} sıcak (hava): warm front sıcak hava kütlesi
warm
(fiil) ısınmak, ısıtmak, samimileşmek
Englisch - Englisch
warm
the act of warming, or the state of being warmed; a warming; a heating
Favoriten