the act of walking, a departure, a pregnancy

listen to the pronunciation of the act of walking, a departure, a pregnancy
Englisch - Türkisch

Definition von the act of walking, a departure, a pregnancy im Englisch Türkisch wörterbuch

going
gidiş

Tom'un Boston'a gidişi ertelendi. - Tom put off going to Boston.

Benim gidişimi engelleyecek hiçbir şey yok. - There is nothing to prevent my going.

going
gelecek zamanı belirten yardımcı fiil
going
{f} git

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim. - Before going to work in Paris, I must brush up on my French.

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim. - Before going to study in Paris, I must brush up on my French.

going
şu anki
going
mevcut
going
çalışan
going
yaşayan
going
işleyen
going
gidiş hızı
going
{i} giden

Köprünün üstünde giden trene bak. - Look at the train going over the bridge.

Yurtdışına giden öğrencilerin sayısı artmaktadır. - The number of students going abroad is on the increase.

the act of
eyleminin
going
I am going to do this
going
{i} gidişat

Böyle gidişatı onaylamıyorum. - I don't approve of such goings-on.

going
(sıfat) giden, işleyen, başarılı (iş), satılan (mal)
going
{i} ilerleme hızı: That part of the road is hard going. Yolun o bölümünden geçmek zor. This book's heavy going. Bu kitabı
going
{i} yol durumu
going
{i} tempo
going
goings on olup bitenler
going
{i} gidiş, ayrılış
Englisch - Englisch
{n} going
the act of walking, a departure, a pregnancy
Favoriten