Tom siyasete girmek istedi.
- Tom wanted to go into politics.
Darbeler siyaseti tehdit edebilir.
- Coup d'états can threaten the politics.
Ülkemin politikasını anlamayı deniyorum.
- I am trying to understand the politics of my country.
Biz çoğunlukla politika tartışarak bütün gece otururduk.
- We would often sit up all night discussing politics.
Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
- Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.