Tom'un yüzünde bir çaresizlik görüntüsü vardı.
- Tom had a look of desperation on his face.
İntihar çaresizlik davranışıdır.
- Suicide is an act of desperation.
Umutsuzluktan dolayı o plana vardık fakat kitap iyi sattı.
- We arrived at that plan out of pure desperation, but the book sold well.
O bir umutsuzluk eylemiydi.
- It was an act of desperation.