Eski kitaplarımı bağışlıyorum.
- I'm giving my old books away.
Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.
- Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.
Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu.
- The object flew away to the south, giving out flashes of light.
Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü sadece öpücüğe hakettiği ilgiyi vermiyordur.
- Any man who can drive safely while kissing a pretty lady is simply not giving the kiss the attention it deserves.
Tom'un Mary'ye para vermeye hiç niyeti yoktu.
- Tom had no intention of giving Mary any money.
O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
- Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
Sally, piyano dersleri vererek geçimini sağlıyor.
- Sally earns her living by giving piano lessons.
Tom çaldığı tüm parayı geri vererek özür dilemeye çalıştı.
- Tom tried to make amends by giving back all the money he had stolen.