Müdür masaya vurarak adamı azarladı.
- The manager reprimanded the man by pounding on the table.
Kalbim o kadar çok sert vuruyor ki patlayacakmış gibi geliyor.
- My heart is pounding so hard it feels like it's going to explode.
Tom'un duvara vurmasını bırakmasını istedim.
- I asked Tom to stop pounding on the wall.
Tom'un duvara vurmasını bırakmasını istedim.
- I asked Tom to stop pounding on the wall.
Tom kapıya vurmaya başladı.
- Tom started pounding on the door.