that which separates

listen to the pronunciation of that which separates
Englisch - Türkisch

Definition von that which separates im Englisch Türkisch wörterbuch

divorce
boşanmak

Mary'nin boşanmak istediğini duydum. - I've heard that Mary wants a divorce.

Ona boşanmak istediğini söyledi. - She told him she wanted a divorce.

divorce
boşamak

Sami, Leyla'yı boşamak niyetinde değildi. - Sami didn't intend to divorce Layla.

divorce
{i} boşanma

Cidden boşanmayı düşünüyor musun? - Are you seriously thinking about getting a divorce?

Onun için boşanma tek dezavantajla iyi bir buluş: ilk önce evlenmek zorundasın. - For him, divorce is a good invention, with one sole disadvantage: you have to get married first.

divorce
{i} boşama

Sami, Leyla'yı asla boşamamış. - Sami never divorced Layla.

Haklı bir sebep söylemezsen seni boşamayacağım. - I won't divorce you unless you give me a legitimate reason.

divorce
{f} ayırmak
divorce
divorcee boşanmış kimse
divorce
talâk
divorce
kocasından ayrılmak
divorce
eşinden ayrılmak
divorce
dul adam
divorce
{i} ayrılma, ayrılık
divorce
{f} ayrılmak

Mary'nin ondan ayrılmak istediğini haber aldım. - I got word that Mary wants to divorce him.

divorce
{i} ayrılık

Boşanma genellikle acı bir ayrılıktır. - Divorce is generally a painful parting.

Boşanmalar, boşanan çiftlerin ortak arkadaşlarını zor durumda bırakabilir, özellikle de ayrılık sert ve tantanalı olmuşsa. - Divorce can put mutual friends of the divorcing couple in a difficult position, particularly if it's an acrimonious split.

divorce
alâkasını kesmek
divorce
ayrılık/boşanma
divorce
boşa

Bütün boşanmalarının temel nedeni evliliktir. - Marriage is the main cause of all divorces.

Tom on beş yıldan daha önce ilk eşinden boşandı. - Tom divorced his first wife more than fifteen years ago.

Englisch - Englisch
divorce
that which separates

    Silbentrennung

    that which sep·a·rates

    Türkische aussprache

    dhıt hwîç sepırîts

    Aussprache

    /ᴛʜət ˈhwəʧ ˈsepərəts/ /ðət ˈhwɪʧ ˈsɛpɜrɪts/
Favoriten