that which is preserved; fruit, etc

listen to the pronunciation of that which is preserved; fruit, etc
Englisch - Türkisch

Definition von that which is preserved; fruit, etc im Englisch Türkisch wörterbuch

preserve
muhafaza etmek
preserve
{f} korumak

Hepimiz ulusal mirasımızı korumak için özen göstermeliyiz. - We must all take care to preserve our national heritage.

Biz Afganistan'da petrol için savaşmıyoruz fakat demokrasiyi korumak için savaşıyoruz. - We're not fighting a war in Afghanistan for oil but to preserve democracy.

preserve
{f} sürdürmek
preserve
{f} reçelini yapmak
preserve
{f} saklamak
preserve
{f} koru

Yağmur ormanları korunmalı. - Rainforests should be preserved.

Bizim barışçıl anayasamızı korumamız gerekir. - We must preserve our peaceful constitution.

preserve
devam ettirmek
preserve
reçel
preserve
koru(mak)
preserve
{f} konservesini yapmak
preserve
bölge/reçel/koruyucu
preserve
(fiil) korumak, muhafaza etmek, konserve yapmak
preserve
bozulmasını
preserve
(isim) reçel, konserve
preserve
şekerleme
preserve
av hayvanları için ayrılmış koru
Englisch - Englisch
preserve
that which is preserved; fruit, etc
Favoriten