Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız!
- Come on, Arianna, speed up or we'll never get there!
Oraya nasıl gideceğimi söyleyebilir misin?
- Could you tell me how to get there?
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- He often eats breakfast there.
Onlar orada garip bir hayvan gördü.
- They saw a strange animal there.
Şurada kitap okuyan adam benim babam.
- The man reading a book over there is my father.
Parkta kuşlar burada şurada ötüyorlar.
- Birds are singing here and there in the park.
O yerde birçok insan kalıntısı vardı.
- There were a lot of human remains in that place.
Duvarda bir saat var.
- There is a clock on the wall.
Masanın üzerinde bir kedi var.
- There's a cat on the table.
O konuda hiçbir sorun yoktu.
- There was no question about that.
O konuda Tom'un yapabileceği hiçbir şey yok.
- There's nothing that Tom can do about that.
Oradaki o ev Tom'un yaşadığı yerdir.
- That house over there is where Tom lives.
O, oradaki kuleyi işaret etti.
- He pointed to the tower over there.
İşten sonra bir parti var.
- There's a party after work.
Bu işte bir bit yeniği var.
- There's something fishy going on.
Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var.
- There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.
Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun?
- Can't you see a stapler somewhere around there?
Bunu bana yanıtla. Onu orada gördün mü?
- Answer me this. Did you see her there?
Orada ne olduğunu gördün mü?
- Did you see what happened out there?
Lütfen bugün orayı ziyaret et.
- Please visit there today.
Unzen dağı öylesine güzel bir yer ki birçok insan orayı ziyaret eder.
- Mt. Unzen is such a nice place that many people visit there.
You get it ready; I'll take it from there.