Güvenin var. Onu yapabilirsin.
- Have confidence. You can do it.
Amerikalılar Toyota'ya olan güvenini kaybettiler.
- Americans have lost their confidence in Toyota.
Mantık, yanlış sonuca inançla ulaşmanın sistematik bir metodudur.
- Logic is a systematic method of coming to the wrong conclusion with confidence.
Tom'un kendine güveni yüksektir.
- Tom's confidence is high.
Onun oldukça fazla kendine güveni var.
- He has a lot of confidence.
Onlar Tom'a güvenmemeli
- They should not have confidence in Tom.
Onu sana sır olarak söyledim, öyleyse niçin Jane'e ondan bahsettin?
- I told you that in confidence, so why did you tell Jane about it?
O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.
- He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married.