İşte bu yüzden buradayız.
- That's why we're here.
Başım çok kötü ağrıyordu. Bu yüzden erken yattım.
- I had a bad headache. That's why I went to bed early.
Bence bu nedenle Tom'un hiç arkadaşı yok.
- I think that's why Tom doesn't have any friends.
Bu nedenle sana söylemedim.
- That's why I didn't tell you.
Herkes hatalar yapar, bu sebeple onlar kurşun kalemlere silgiler koyarlar.
- Everybody makes mistakes. That's why they put erasers on pencils.
... Why not? ...
... And you know why? ...