Tom works as a shop assistant.
- Tom bir tezgahtar olarak çalışıyor.
Dan rescued the shop assistant and tried to put out the fire.
- Dan tezgahtarı kurtardı ve yangını söndürmeye çalıştı.
Tom tried to return the swimsuit for a larger size, but the clerk told him that wasn't allowed.
- Tom mayoyu daha büyük bir bedenle değiştirmeye çalıştı fakat tezgahtar ona izin verilmediğini söyledi.
Since the coat Tom tried on was too small, the clerk gave him another one to try on.
- Tom'un denediği ceket çok küçük olduğu için, tezgahtar ona denemesi için bir tane daha verdi.
He handed the salesclerk the money.
- Parayı tezgahtara uzattı.
The salesclerk will come to help you right away.
- Tezgâhtar hemen size yardım etmek için gelecektir.
Tom tried to speak French to the saleslady.
- Tom tezgahtarla Fransızca konuşmaya çalıştı.
Tom is paying the saleslady for something.
- Tom bir şey için tezgahtara ödeme yapıyor.
I work as a salesman.
- Tezgâhtar olarak çalışıyorum.
Tom works as a shop assistant.
- Tom bir tezgahtar olarak çalışıyor.
My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
- Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
She concealed the fact that she used to be a salesgirl.
- O, bir tezgahtar olduğu gerçeğini gizlemişti.
A beautiful salesgirl waited on me in the shop.
- Dükkânda güzel bir tezgahtar bana hizmet etti.
The salesgirl wrapped the gift for me.
- Tezgahtar kız hediyeyi benim için sardı.
A beautiful salesgirl waited on me in the shop.
- Dükkânda güzel bir tezgahtar bana hizmet etti.