tezat

listen to the pronunciation of tezat
Türkisch - Englisch
{i} contrast

It contrasts sharply with its surroundings. - Çevresi ile keskin bir tezat oluşturuyor.

There is a great contrast between city life and country life. - Şehir hayatı ve kırsal hayat arasında büyük bir tezat var.

{i} contradiction
incompatibility
log. opposition
interference
contrast; oppositeness
setoff
extreme
(Edebiyat) oxymoron
(Ticaret) variance
antithesis
antilogy
tezat olarak
by contrast with
tezat oluşturmak
contrast
tezat oluşturmak
to contrast
duygusal tezat
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective contrast
tezat
Favoriten