Kongre önlemi onaylamadı.
- Kongre tedbiri tasdik etmedi.
Herhangi bir önlem almadım.
- Herhangi bir tedbir almadım.
Tom opposed the measure.
- Tom tedbire karşı çıktı.
Greece is taking radical measures to prevent a collapse of its financial system.
- Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.
It was a wise precaution.
- O akıllıca bir tedbirdi.
We'll take every precaution.
- Her tedbiri alacağız.
I appreciate your discretion.
- Tedbirini takdir ediyorum.
Greece is taking radical measures to prevent a collapse of its financial system.
- Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.
Preventive measures are much more effective than the actual treatment.
- Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
I would have to take precautionary steps to keep him out.
- Onu içeriye sokmamak için, ihtiyati tedbirler almak zorunda kaldım.