The police persuaded the criminal to surrender his weapon.
- Polis silahını teslim etmesi için suçluyu ikna etti.
Did Tom have to surrender his passport?
- Tom pasaportunu teslim etmek zorunda mıydı?
My work was to deliver pizza by motorcycle.
- İşim motosikletle pizza teslim etmekti.
I have to deliver this package to Tom Jackson.
- Bu paketi Tom Jackson'a teslim etmek zorundayım.
He had to submit himself to their decision.
- O onların kararına kendini teslim etmek zorunda kaldı.
We have to submit it before the deadline.
- Son teslim tarihinden önce onu teslim etmek zorundayız.
Did Tom have to surrender his passport?
- Tom pasaportunu teslim etmek zorunda mıydı?
I'm sorry. I should've delivered this yesterday.
- Üzgünüm. Bunu dün teslim etmeliydim.
Did you deliver the note?
- Notu teslim ettin mi?
Tom agreed to hand over his gun to the police.
- Tom silahını polise teslim etmeyi kabul etti.
In an insistent voice, he asked his brother to hand over the letter and he died.
- O, ısrarlı bir sesle erkek kardeşinin mektubu teslim etmesini istedi ve öldü.
My work was to deliver pizza by motorcycle.
- İşim motosikletle pizza teslim etmekti.
How long does it take to deliver a pizza?
- Bir pizzayı teslim etmek ne kadar sürer?
You have to turn in the reports on Monday.
- Raporları pazartesi günü teslim etmek zorundasınız.
We have to turn in our reports by the end of this month.
- Bu ayın sonuna kadar raporlarımızı teslim etmek zorundayız.