Dan was serving a life sentence in a maximum security facility.
- Dan maksimum güvenlikli bir tesiste ömür boyu hapis cezasını çekiyordu.
Layla ended up in a rehab facility in Cairo.
- Leyla, Kahire'deki bir rehabilitasyon tesisini boyladı.
The enemies destroyed the plant by bombing.
- Düşmanlar tesisi bombalayarak imha ettiler.
The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades.
- Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.
He works for a plumbing company.
- O bir sıhhi tesisat şirketi için çalışıyor.
We have ninety minutes to carry the concrete from the mixing plant to the worksite.
- Karıştırma tesisinden şantiyeye beton taşımak için doksan dakikamız var.
Bush thinks that he has been sent by God to establish justice on Earth.
- Bush yeryüzünde adaleti tesis etmek Allah tarafından gönderildiğini düşünüyor.
The lack of modern post facilities caused trouble for many shippers.
- Post modern tesislerin eksikliği birçok nakliyatçılar için sıkıntıya neden oldu.
Any member can make use of these facilities.
- Herhangi bir üye bu tesislerden yararlanabilir.