Choice is a matter of taste.
- Tercih zevk meselesidir.
Tom has no choice in this matter.
- Tom'un bu bu meselede bir tercihi yok.
Have you got any preference between beef and lamb?
- Dana ve kuzu eti arasında herhangi bir tercihin var mı?
The kind of music one listens to is a matter of preference.
- Birinin dinlediği müzik türü bir tercih meselesidir.
I prefer quality to quantity.
- Kaliteyi miktara tercih ederim.
I prefer reading to writing.
- Okumayı yazmaya tercih ederim.
I would rather have been born in Japan.
- Japonya'da doğmuş olmayı tercih ederdim.
I would rather stay at home than go to the movies.
- Evde kalmayı sinemaya gitmeye tercih ederim.
Layla prefers the second option.
- Leyla ikinci seçeneği tercih ediyor.
The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
- Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
I prefer to bath in the morning.
- Ben sabah banyo yapmayı tercih ederim.
Tom prefers patients who can't talk.
- Tom konuşamayan hastaları tercih ediyor?
Tom prefers speaking French.
- Tom Fransızca konuşmayı tercih eder.
I would rather die than live in dishonor.
- Onursuzca yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.
Perhaps you would have preferred a French dish.
- Belki bir Fransız yemeğini tercih ederdiniz.