It is impudent of you to make fun of adults.
- Belden aşağı şakalar yapman terbiyesizlik.
She spoke impolitely.
- O terbiyesizce konuştu.
The only thing that mattered to Tom was that we weren't impolite to his boss.
- Tom için önemli olan tek şey, bizim onun patronuna karşı terbiyesiz olmamamızdı.
It's bad manners to eat on trains and buses in Japan.
- Japonya'da trenlerde ve otobüslerde yemek yemek terbiyesizliktir.
It's supposed to be bad manners to talk with your mouth full.
- Dolu ağzınla konuşmak terbiyesizlik olması gerekiyor.
I was trying to say something when you so rudely interrupted.
- Sen terbiyesizce sözümü kestiğinde ben bir şey söylemeye çalışıyordum.
I can't stand that nasty attitude of his any longer.
- Onun terbiyesiz davranışlarına dayanamıyorum artık.
What a nasty man he is!
- Ne terbiyesiz bir adam!
l know he's stubborn, ill-bred, and what's more, he's crazy.
- Onun inatçı, terbiyesiz olduğunu biliyorum ve ayrıca o deli.