Uçağa binmeden önce her zaman gergin olurum.
- I am always tense before I get on an airplane.
Mary odada iken, Tom her zaman gergin hissettiğini söylüyor.
- Tom says that he always feels tense when Mary is in the room.
Bu fiil geniş zamanda hangi takıları alır?
- Which endings does this verb have in the present tense?
Uçağa binmeden önce her zaman gergin olurum.
- I am always tense before I get on an airplane.
Tom'un patronuyla buluşması gerilimli idi.
- Tom's meeting with his boss was very tense.
Mary odada iken, Tom her zaman gergin hissettiğini söylüyor.
- Tom says that he always feels tense when Mary is in the room.
Tom'un patronuyla buluşması gerilimli idi.
- Tom's meeting with his boss was very tense.
Hükümetin mali durumu sıkıntılı.
- The government's financial situation is tense.
Tom'un patronuyla buluşması gerilimli idi.
- Tom's meeting with his boss was very tense.
The basic tenses in English are present, past, and future.
Don't keep me in suspense!
- Don't keep me on tenterhooks!
You have changed your name to please them, but these racists are gonna also ask you to change the color of your skin. Can you do that?
- Onları memnun etmek için adını değiştirdin, ama bu ırkçılar ten rengini değiştirmeni de isteyecekler. Yapabilir misin bunu?
Wet clothes adhere to the skin.
- Islak giysiler tene yapışır.
Tom has a pale complexion.
- Tom'un soluk bir teni var.
A stocky man with a swarthy complexion snatched Mary's handbag and disappeared into the crowd.
- Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.
... that's tens upon tens of thousands of them every second ...
... We have tens of thousands of places in the world where you ...