He represented his class at the meeting.
- Toplantıda kendi sınıfını temsil etti.
Mary represented her team in the competition.
- Mary yarışmada takımını temsil etti.
The only reason for the existence of a novel is that it does attempt to represent life.
- Bir romanın varlığının tek nedeni hayatı temsil etmek için girişimde bulunmasıdır.
He represented our company at the conference.
- Konferans sırasında şirketimizi temsil etti.