Tom bunu yapmak için çok cezbedilmiş olduğunu söyledi.
- Tom said that he was very tempted to do that.
Bunu yapmak için cezbedilmiş değildim.
- I wasn't tempted to do that.
Ben sizi özendirmek istemedim.
- I didn't mean to tempt you.
Seni baştan çıkarmıyorum.
- I'm not tempting you.
Baştan çıkarmaya karşı dayanıklıdır.
- He is proof against temptation.
Its glossy skin tempted me.
She tempted me to eat the apple.